Alt Islatma, Kötü Bir Sabah Sürprizi..

Hem çocuk hem de anne baba için her gece yatarken ve sabah kalkınca gerginlik yaratan hatta utanç veren ve üstesinden gelmesi zor bir sorun.. 
Alt ıslatma.. Tıbbi adıyla enürezis.. 

Nasıl baş edilir, tedavisi nedir'i konuşmadan önce altında yatan sebepleri iyi bilmek gerekiyor. Önce onlara bir değinelim..
Çocuklar tuvalet alışkanlığını ortalama 2 ile 4 yaş arası kazanır, geceleri de işin işine kattığımızda tam olarak idrarını tutmayı öğrenmesi  5 yaşını bulabilir. Dolayısıyla 5 yaş öncesinde nadiren yaşanan küçük kazalar çocukta bir sorun olduğunu göstermez. Ama eğer çocuğunuz 5 yaşını doldurduysa ve bir aydan uzun süredir haftada iki kere veya daha fazla altını ıslatıyorsa o zaman “enürezis”ten yanı alt ıslatma sorunundan bahsedebiliriz.
Tuvalet alışkanlığıyla ilgili yaşanan sorunların farklı sebepleri olabilir. Bunlardan bazıları fizyolojik kaynaklı sebeplerdir. Çocuktaki herhangi bir mesane sorunu ya da hormonal bozukluk alt ıslatmaya neden olabilir. Bunun yanı sıra aşırı derin uykusu olan çocuklar da gece tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için uyanamaz. Bazı uzmanlar alt ıslatma probleminde genetik yatkınlığın etkisinden de bahseder ancak kalıtım konusu tam olarak kanıtlanabilmiş değil. Zaten üzerinde duracağımız da bu fizyolojik sebepler değil.

Ortada fizyolojik bir altyapı yoksa o zaman alt ıslatmaya neden olan psikolojik faktörleri incelemek gerekiyor. Bunlardan ilki ve önemlisi ailenin çocuğa tuvalet eğitimi verirken izlediği yol.. 
Bir çocuğun idrarını tutmayı öğrenmesi için fiziksel olarak bu olgunluğa ulaşması gerekir. Kaslarının yeteri oranda geliştiği ve aynı zamanda çocuğun psikolojik olarak da hazır olduğu dönem ortalama iki yaş civarına denk gelir.
Ancak bazı anne babalar aceleci davranarak çocuk henüz bu olgunluğa erişmeden tuvalet konusunda eğitim vermeye çalışıyor. Ama unutmayın bu erken eğitim çabası çocuğun tuvalet alışkanlığını edinmesine ket vurmaktan başka bir işe yaramıyor. 
Bazı anne babalarsa doğru zamanı bekliyor ancak doğru eğitimi veremiyor. Aşırı baskıcı, cezalandırma ya da utandırmaya dayalı tuvalet eğitimi de çocuğa yarardan çok zarar veriyor.

Diğer sebeplere bakacak olursak, travmalar da tuvalet eğitiminde aksaklıklara neden olabiliyor. Aileden birinin kaybı, boşanma, yeni bir kardeşin doğumu ya da büyük bir kaza gibi travmalar çocuk daha önce tuvalet alışkanlığını kazanmış olsa bile alt ıslatma sorununu ortaya çıkarabilir. Böyle durumlarda stres yaratan bu  faktörün ortadan kaldırılması, en azından etkisinin azaltılması gerekir. 

Çocuğun neden altını ıslattığını az çok öğrendik.. Gelelim bundan sonra yapılması gerekenlere.. 
Sakin ve sabırlı olmak en önemlisi. Sabahları karşılaşacağınız ıslak çarşaf karşısında söylenmek hatta çocuğa kızmak onun üzerindeki baskıyı ve stresi daha da artırır. Yapılacak en büyük hata ise altını ıslatan çocuğa ceza vermek. Bunun yerine kazaların üzerinde durmamalı tam tersi çocuğun altını ıslatmadığı geceleri takdir etmelisiniz. Yani hata yerine başarıya odaklanmalısınız.

Altını ıslatmasına neden olabilecek sebepleri ortadan kaldırmaya çalışın. Yatmadan bir süre önce çocuğunuza sıvı vermeyi kesin. Buna sulu meyveler de dahil unutmayın. Özellikle de gece uyuturken süt vermekten kaçının.

Uykuya daldıktan yaklaşık 2-3 saat sonra çocuğu tuvalete kaldırmak da önleyici tedbirlerden biridir. Aslında bunun için birkaç günlük bir gözlem de yapabilirsiniz. Rutin aralıklarla çocuğa belli etmeden kontrol ederek hangi saat diliminde altına kaçırdığını tespit edebilirseniz, o saatlerde tuvalete kaldırabilirsiniz. 

Çocuğun rahat bir ortamda ve sakin şekilde uykuya dalmasını sağlayın. Çocuğu yatağa zorla ya da ağlarken yatırmayın, bir hikaye kitabı okuyarak ya da masal anlatarak uykuya geçişini kolaylaştırabilirsiniz.

Eğer karanlıktan korkuyorsa odasında küçük bir gece lambası yakın. Aynı şekilde tuvalete gitmekten korkmaması için antrede de küçük bir lamba yakabilirsiniz.

Eğer bu tedbirleri almanıza rağmen alt ıslatma sorunu devam ederse o zaman bir uzmandan yardım almanız gerekiyor. Davranışsal tedavi yöntemleriyle sabırla çoğu vakada olumlu sonuç alınıyor. Ancak bazı durumlarda ilaç tedavisi de gerekli olabiliyor. Doğru zamanda tedavi edilmeyen enüresiz, ergenlik dönemi hatta yetişkinlikte dahi bir sorun olarak karşınıza çıkabilir unutmayın.   


Psikolog Irmak GÜRCAN KERİMOĞLU



Alışkanlıklar; Parmak Emme..

Henüz anne karnında kazanılan bir alışkanlık, aslında bebeğin doğduğu andan itibaren hayatta kalmasını sağlayan bir refleks parmak emme.. 
Çoğu anne baba bebeğinin henüz anne karnındayken parmağını emdiğini ultrasonda izleme şansına sahip oluyor. Ne heyecan verici bir an..  
Bebeğin doğumundan sonra da annelerin imdadına yetişiyor bu refleks. Çenesine ya da dudaklarına değen memeye emerek tepki veriyor, hem besleniyor, hem annesini rahatlatıyor.. 
Ama sonra çocuğun yaşı büyüdükçe bazı eksiklikleri ortaya koyan bu alışkanlık anne babaları endişelendirmeye başlıyor. Kalıcı olacak mı? Bu psikolojik bir sorunun işareti mi? ceza vermek işe yarar mı? Yoksa kendi haline mi bırakmalı.. 
Çocuğunuz henüz 2-3 yaşlarındaysa panik yapmanıza gerek yok. Yavaş yavaş bu alışkanlıktan vazgeçirmek için adımlar atmaya başlamalısınız.
Ancak 4 yaşından büyükse ve hala parmak emmeye devam ediyorsa telaşa kapılmadan konunun üzerinde daha dikkatlice durmanız gerekiyor.


Parmak emen bir çocuğa ceza vermek, eline biber sürmek ya da canını yakmak yapılabilecek en büyük hata.
Aynı şekilde sürekli uyarmak ya da “sen bebek misin” diyerek azarlamak,eleştirmek de pratikte hiçbir işe yaramaz. Sadece çocuğunuzla olan iletişiminizin kalitesini düşürür. 
Çoğu zaman uyarılar karşısında inat eden çocuk daha sık parmağını emmeye başlar. Bunu sizin gözünüzün içine soka soka da yapabilir, gizliden gizliye de. Eğer çocuk baş edemediği bir stres nedeniyle parmak emiyorsa, bu konuda yapacağınız baskı stresini daha da artıracak ve sonuçta yine daha çok parmak emecek.

Bunun yerine çocuğun parmak emmesinin altında yatan nedeni bulmaya çalışmalısınız. Yeni bir kardeşin doğumu, kreş ya da okula başlama, ev taşımak, boşanma, bir yakının ölümü, anne baba kaybı gibi birçok etken çocuğun aniden parmak emmeye başlamasına neden olabilir. Çocuk kendisini yeniden güvende hissettiğindeyse alışkanlığın kendiliğinden sönmesi muhtemel.

Bu güveni çocuğunuza aşılamaksa sizin elinizde.Çocuğunuzla daha fazla kaliteli zaman geçirmeye özen gösterin. Dikkat dağıtmak tüm istenmeyen alışkanlıklarda olduğu gibi parmak emmede de işe yarar. Çocuğunuzu parmağını emerken gördüğünüzü anda dilinizin ucuna gelen o uyarı cümlesini hemen yutun, onun yerine "beraber oynayalım mı, resim çizelim mi" gibi bir öneri sunun. 
Çocuğun hoşuna gidecek aktiviteler, oyunlar parmak emmeyi unutmasını sağlar, hem de uyarılara gerek kalmadan.  

Parmak emme bir hastalık değil, bir refleks ancak yine de ilerleyen yaşlarda çocuğun ağız yapısı ve diş sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabileceği unutmayın, boş vermek yerine baştan tedbir almakta fayda var. Parmak emme çocuğun elindeki mikrop ve bakterileri direkt ağzına taşır bunun yanı sıra alt ve üst çene yapısını bozar ve dişleri geriye doğru iter.Yani işin fizyolojik boyutu da var. 
İşte bu nedenle ilk 2-3 yaşta parmak yerine dil,damak ve dişlerin anatomik yapısına uygun bir emzik tercih etmek daha sağlıklıdır. Ancak tıpkı parmak emme gibi emzik alışkanlığının da en geç  3 yaşına kadar sonlandırılması gerekir. Yani bir bağımlılığın yerine diğerini koymak değil amacımız. 

Yine yeterince anne sütü almayan  çocuklarda parmak emme davranışı daha çok görülür. Eğer annenin sağlığı ve şartlar izin veriyorsa en az ilk altı ay bebeği emzirmek çocuğun hem fiziksel hem de psikolojik ihtiyaçlarını karşılayacaktır. 


Anne baba olarak aldığınız tedbirlere rağmen çocuğu bu alışkanlıktan vazgeçiremiyorsanız bir uzman yardımı almalısınız. Başta küçük bir sorun gibi gelebilir, hatta bir sorun olduğunu bile düşünmeyebilirsiniz ama özellikle okul dönemine taşınan parmak emme alışkanlığı çocuğun çevresine uyum sağlamasını ciddi anlamda zorlaştırabilir. Arkadaşlarından ya da öğretmenlerinden tepki gören ya da görebileceğini düşünen çocuk fazlasıyla içe kapanabilir ya da tam tersi tepkisini saldırganlaşarak gösterebilir. 
Unutmayın.. Bir sorunu küçükken halletmek sonrasında yol açabileceği daha büyük sorunlarla mücadele etmekten her zaman daha kolay.. 

Psikolog Irmak Gürcan Kerimoğlu
Ankara/2013