Naçizane Bir "Anneler Günü" Hediyesi..


31 Mayıs 2014 / Dünya'mın dünyamı değiştirdiği gün.. 

Öyle toz pembe bir macera değil bu. Her anı kelebekler gibi uçuşmuyorsun ortalıkta. Ya sancılarla kavuşuyorsun ya bedeninde kat kat bir kesikle. Sonrası malum. Uykusuzlukla sınanmak, yemek yemeği bile unutmak, bir daha asla ama asla tam olarak daha önce olduğun 'sen' olamamak. Bir sene daha geçti, her sene yazacak onlarca şey ekleniyor belki. Bu pazar sabahının, saat 05:50'sinde biliyorum ki tam iki sene oluyor, deliksiz uyuduğum tek bir gece, kalbim onda kalmadan tek bir evden çıkışım yok. Ama değer mi dersen.. Herşeye değer.. (2016) 

Anne olmadan önce, o gün içimden geçenleri, bugün ilk anneler günümde kucağımda bebeğimle okudum. 
Sordum içime, var mı başka sözün diye?
Vardı.
En çok evladımın sağlığını isterim.
Vicdanlı insanlarla karşılaşmasını, güzel günler görmesini.
O güzel günleri onunla görmeyi isterim bir de.
Gerisi aynen o zaman yazdığım gibi.. 


"Sanırım her şeyden önce ve en çok 'zaman' ister bir anne.
Yavrusuyla doya doya geçirebileceği günler, haftalar, aylar, yıllar..
Zaman ister.
Bebeğinin ilk dişine, ilk adımına, ilk kelimesine tanık olmak için günler.. 
Daha küçücüken şanslıysa anneannesi ya da bir başkasına emanet edip işe gitmesini erteleyecek aylar..
Mezuniyetlerini, düğününü, anne-baba oluşunu görecek yıllar..
Öyle çok zaman ki, bir şeyleri kaçırıyorum endişesiyle suçlamasın hiç kendini, korkmasın.
Bir gün bile sormasın kendi kendine "Ben iyi bir anne değil miyim" diye.
Zaman ister bir anne.. 
Bilmiyorum o kadar zaman var mı ama, 'yavrusuna doyacağı kadar' zaman işte.

"İki kişi olmak" ister aslında anne. 
Daha doğrusu ikiye bölünmek, bölünebilmek. 
Bir tarafı hayatı kaçırmazken, bir tarafıyla kendini tamamen evladına adayabilmek.
Kendinden, işinden, arkadaşlarından, anne olmadan önceki hayatından vazgeçmek zorunda kalmamak ister. 
Yeni sürülmüş ojeleri, düzgün alınmış kaşları, dip boyası gelmemiş saçları, her gün sadece kendine ayırdığı anlarıyla her şeyden önce mutlu bir kadın ve dört dörtlük bir anne olmak ister.

"Güç" ister bir anne.
Kimsenin kolay kolay dayanamayacağı, saatlerce süren o sancıların ardından yavrusuna kavuşturacak,
yorgun da olsa "anne neden" sorusuna uzun uzun cevaplar verdirecek,
her gece kör vakitlerde yatağından ışık hızıyla kaldıracak gücü ister..

Evle, işle, kocasıyla, ailesiyle, eviyle, temizlikle, ütüyle, yemekle, patronuyla, komşusuyla, faturalarıyla, misafiriyle, bozulan bulaşık makinesi, akıtan musluk, evi süpürecekken giden elektrik, çamaşırı makineye koyup bittiğini fark ettiği deterjan, tam bir kahve koymuş içecekken çocuk odasından gelen ağlama sesiyle 'gık' demeden mücadele edecek gücü ister.

"Destek" ister bir anne. 
Kendi annesinden, kocasından, akrabalarından, arkadaşlarından. 
Nihayetinde o da insan ya, yorulduğunda koluna girecek bir dost, endişelendiğinde yüreğini ferahlatacak bir can yoldaşı ister. Bazen sadece masadaki tabaklar mutfağa götürülsün, soda şişeleri salonda kalmasın çöpe atılsın ister. 
İlgi görmek için çocuğuyla yarışan, çocuklaşıp küsen bir koca değil, artık baba olduğunun farkında sorumlulukları bölüşen bir 'adam' ister.   
Arada bir "Sen biraz dinlen ben yaparım"ı duymak ister anne. 
Çaresiz hissettiğinde "sen benim tanıdığım en iyi annesin"le avunmak ister.

"Anlayış" ister bir anne. 
Aklının 38 dereceyi geçen ateşe takıldığını anlayınca "sen git bebeğinle ilgilen" diyen patronu ister. Bebeğinin hıçkırıklarını duyup kapıyı çalan "arabanız yoksa doktora ben götüreyim" diyen komşuyu, "sen şimdi çocukla evden çıkıp alamazsın" deyip çırakla eve süt gönderen bakkalı ister.

Sürekli işine karışıp, fikir vermeye çalışmayan, 'bizim zamanımızda böyleydi'yle başlayan cümleler kurmayan,, yormayan, boğmayan, mesafeye ihtiyaç duyduğunda bunu anlayıp geride durmayı başaran aile büyükleri ister.
Artık kendisinin de bir"anne" olduğunu, bebeğiyle yeni bir yola koyulduğunu ve her anne-çocuğun yolculuğunun birbirinden farklı olduğunu anlayabilen ve buna saygı duymayı becerebilen babaanne ve anneanneler ister.


"Sabır" ister anne. 
Bir insanı en baştan ilmek ilmek örecek, hiç pes etmeyecek, vazgeçmeyecek sabrı ister. 
Bazen "yeter" diye bağırmak geldiğinde içinden yutkunup devam etmesini sağlayacak,
yavrusu ağlama krizine girdiğinde hem onu kem kendisini sakinleştirecek kadar sabır. 

Kendisine sabır göstermeyenlere bile katlanacak kadar sabır ister bir anne.

Var mı bunların nerede satıldığını bilen, hangi mağazada, kaç liraya, kaç taksite..


Varsa..
Bunları hediye edin annelere.."


Psikolog Irmak Gürcan Kerimoğlu 



Sizden gelenler..



Başak-Kanat-Rüzgar Olgun
Benim kuzucuklarım büyüdükçe korkuyorum hem yani başımda olmayacaklar eskisi gibi, kol kanat geremeyeceğim hem de etraftaki kaba saba, kıymet bilmeyen, umursamaz, kalp kıran, vicdansız, tasasız o adamlardan olacaklar diye...Hepimizin kuzucukları hep en iyilerle karşılaşsın, iyi evlatlar olsunlar inşallah.
Gamze-Mira Ünal