Kimse günün birinde, onca emek verdikten sonra, boşanmak üzere çıkmaz yola.
Başlarken
herkesin hayalleri vardır. Umutları, beklentileri benzerdir.
Ama bazen işler
yolunda gitmez, ilişki yürümez.
Çoğu çift, eğer çocukları yoksa çok daha kolay alır yolları ayırma kararını ama eğer ortada çocuk / çocuklar varsa karar vermek zorlaşır.
Eş olmanın ötesinde anne ve baba olarak cevaplanması zor sorular ortaya çıkar.
Boşanırsak
çocuğumuza ne olacak, kimle kalacak?
Bu durumdan nasıl etkilenecek?
Boşanma kararı çocuklara nasıl söylenecek?
Ayrıldıktan sonra çocuklara nasıl davranmak gerek?
Acaba her
ne olursa olsun çocuk için bir arada mı kalmalı?
Yoksa bu huzursuz ortama bir
son vermek en doğru seçenek mi?
Ve daha onlarcası..
Öncelikle unutmayın, hayatta her şey insanlar için.
Ne ilk sizin başınıza geliyor, ne de son siz olacaksınız.
Tatsız bir
süreçten bahsediyoruz. Kaygılar, göz yaşı, acı ve krizlerin yaşanması ihtimal dahilinde.
Zorlanacaksınız.
Herkes zorlanır.
Belki hatalar yapacaksınız.
Herkes yapar.
Bunları baştan kabullenirseniz atlatmanız daha kolay olacak.
Kendinize haddinden fazla yüklenmenin alemi de yok.
"Bir evliliği yürütememiş olmak sizi kötü bir insan, kötü bir anne ya da baba yapmaz!"
Boşanmayla ilgili ilk ve belki de en büyük zorluk kararın kendisi aslında. Yavaş yavaş değişiyor olsa da bizim genel yapımız kol kırılsa da yen içinde tutmaktan yana. Hele bir de işin içine aileler girerse "çocuklar için" evliliğin sürdürülmesi gerektiğini duyarsınız çoğunlukla. Temelde iyi niyetli bu tavsiyeler üzerinizde daha büyük bir baskı kurabilir. O nedenle evliliğinizde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissediyor, çözüm bulmakta zorlanıyorsanız, eş dost ve aileleri konuya dahil etmeden önce biraz beklemenizi tavsiye ediyorum.
Eğer evliliğinizde sorunlar yaşıyorsanız, konuşmanız gereken ilk kişi eşiniz.
Küslükler, alınganlıklar, içe atmalar sorunları çözmez, tam tersi büyütür.
Bazen çiftler arasında iletişim kopar ve oturup konuşmak, çözüme birlikte ulaşmak zorlaşır.
İşte o zaman da, bir uzman göze ihtiyacınız var.
Bu söylediklerim yanlış anlaşılmasın, danışacağınız uzman, sihirli bir değnekle tüm sorunları ortadan kaldıracak ya da tek başına evliliğinizi kurtaracak değil. Sadece sizin bir çift olarak doğru iletişim kurmanıza, kendi his ve düşüncelerinizi keşfetmenize yardımcı olacak.
Yani sonuçta evliliğinizi sürdürüp sürdürmeyeceğinize siz karar vereceksiniz.
Çocuğunuza haksızlık ettiğinize dair vicdan azabı duyuyor olabilirsiniz.
Ama..
Elinizden gelen çabayı göstermenize rağmen evlilik ilişkinizi devam ettiremiyorsanız, mutlu olamıyor, mutlu edemiyorsanız, çatınızın altında fiziki anlamda bir aradayken yaşanacak huzursuz günler, çocuğunuzun mutlu bir çocukluk yaşamasını sağlamayacak.
Siz hissettirmediğinizi zannedersiniz ama çocuklar evde bir gerginlik varsa bunu anlar.
Siz kapalı kapılar ardında duyurmadan tartışıyoruz sanırsınız ama çocuklar evde kavga yaşandığını bilir.
Siz sadece çocuğunuz için evliliğinizi sürdürüp ona iyilik yaptığınızı zannederken, kendinizi yok sayarsınız. Bu yok sayış sizi içten içe daha öfkeli, daha sabırsız bir anne ya da baba yapar. Ve bunun acısı kimden çıkar biliyor musunuz?
Çocuğunuzdan.
Her zaman söylerim "mutlu" bir çocuk yetiştirmek için anne ve baba olarak önce sizin "mutlu" olmanız gerekiyor.
Kararınızı verirken tüm bunları göz önünde bulundurun.
Evliliğinizi kurtarmanın mümkün olmadığına karar verdikten sonra çıkacağınız yol, dikkatli ve ortak adımlar atmanızı gerektiren bir yol. Yakın zamanda artık "eş" olmayacaksınız ama "anne-baba" olmaya devam edeceksiniz. Bu yüzden aynı masada oturup konuşabilecek, tartışmadan sohbet edebilecek, birlikte karar alabilecek düzeyde bir iletişimi sürdürüyor olmak gerek.
Boşanma kararı aldıysanız, bunu ailelerinize, yakın çevrenize, arkadaşlarınıza söylemeden önce çocuklarınıza söyleyin. Çocuğunuz çevresinde fısır fısır konuşan, yüzüne bakıp iç geçiren, ah vah eden yetişkinler nedeniyle endişelenmesin. Anne ya da babası hakkında olumsuz konuşmalara tanıklık etmesin.
Çocukları düzeni sever.
Düzenlerinin bozulması onları tedirgin eder.
En güvendiği kişilerin, yani anne baba olarak sizin bir açıklama yapmayışınız, yaşananları saklı tutma girişiminiz, sandığınız gibi çocuğunuzu sorunlardan uzak tutmaz, onu bir belirsizlik içine çeker. Belirsizlik de çocukları huzursuz eder.
Çocuğunuza, çocuklarınıza boşanma kararınızı açıklarken, onların yaş ve gelişim özelliklerini göz önünde bulundurmanız önemli. Okul öncesi dönemdeki bir çocukla, ergenlik dönemindeki bir gencin kararınızı yorumlayışı farklı olur. Ama temelde tüm çocuklar boşanmadan benzer sebeplerle korkar.
-Anne ya da babasını kaybetmek/görememek
-Anne ya da babası tarafından artık sevilmemek
Anne/baba olarak üzerinize düşen en büyük sorunluluk çocuğunuzun bu kaygılarını azaltmak, her koşulda onun yanında olacağınızı, onu sevmekten asla vazgeçmeyeceğinizi ona anlatmak, anlatmaktan öte bunu ona kanıtlamak.
0-2 yaş:
Birçok kişi, bu yaş dönemindeki çocuğun çok küçük olduğu ve
hiçbir şey anlamayacağını düşünür. Çocuğa açıklama yapılması gerekmez zaten
yapılsa da anlamaz sanıyorsanız,
yanılıyorsunuz!
6 aylık bir bebek bile hayat düzenindeki değişiklikleri anlar.
Anne ya da babanın evden ve çocuktan uzak kalışıyla 0-2 yaş dönemi çocuklarda huzursuzluğun artması, gece
uyanmalarının ve ağlamalarının çoğalması, daha önce oturmuş olan yeme ya da tuvalet alışkanlıklarının bozulması gibi durumlar yaşanabilir.
Anne ya da baba çocuğun hayatından bir anda çıkar,
ilgisinde, beraber geçirdikleri zamanda ani bir azalma olursa bu tip
sıkıntıların yaşanması ihtimali artar.
Ne yapmalı?
0-2 yaş arası çocuğun boşanmayla ilgili açıklamalarınızı anlaması imkansız. Karşınıza alıp konuşamazsınız.
Bu dönemde yapabileceğiniz en önemli şey sevgi ve ilginizi her fırsatta göstermeye devam
etmek. Genellikle bu yaş çocukları boşanmanın ardından anneyle kalıyor.
Babanın
da uygun zamanlarda bebeğiyle vakit geçirmesi hatta boşanmanın hemen
ardından hem eşler hem de çocuk bu duruma alışana kadar sık sık çocuğun yanında
olması gerekiyor.
Bu dönemden başlayarak yapılan en sık hata, çocuğun gönlünü ve sevgisini hediyelerle kazanmaya çalışmak.
Bu durum sizin sandığınızın tam tersi bir etki yaratır.
Çocuğa eskisinden farklı, ters giden bir şeyler olduğunu hissettirebilir ve onu
huzursuz edebilir.
İlgilenmek demek, beraber kaliteli vakit geçirmektir.
Hatta işler iyice kötüye gitmeden ve uzlaşarak bir boşanma sağlandıysa özel durumlarda anne
babanın birlikte çocukla vakit geçirmeleri çocuğa güven verir.
Eğer
boşanmanız uzlaşarak olmadıysa, bir araya geldiğinizde kavga etmeye
başlıyorsanız en azından bir süre bir araya gelmeye gerek yok. Bu çocuğunuzu huzursuz etmekten başka bir işe yaramaz.
3-6 yaş yani okul öncesi dönem:
Bu dönemdeki bir çocuk kendisini dünyanın merkezinde görür. Çevresindeki her
şey ve herkes onun istekleri ve taleplerine göre hareket etmelidir. Yaşanan her
şeyin kaynağı ve sebebi odur. Yani okul öncesi çocuk yaşının gereği olarak
benmerkezcidir.
İşte tam da bu yüzden bu yaş aralığındaki çocuk anne babasının
boşanma nedeni olarak da kendisini görebilir.
“Benim yüzümden” diyebilir ve bu durumda kendisini
sorgulamaya başlar. Bazı çocuklarda geri dönüşler yaşanabilir. Örneğin tuvalet
alışkanlığını yıllar önce kazanmış olmasına rağmen yeniden altına kaçırmaya
başlayabilir. Biberondan süt içmek isteyebilir ya da geceleri yalnız yatmamak için
ağlar.
Ne yapmalı?
İşte bu nedenle okul öncesi dönemdeki çocuğa anne ya da baba evden ayrılmadan önce kısa, net,
anlaşılabilir bir açıklama yapmak gerekir.
Anne ve baba bir arada “biz artık iyi
anlaşamadığımız için aynı evde kalmayacağız ama senin anne baban olmaya devam
edeceğiz, ihtiyacın olunca yanında olmak için elimizden geleni yapacağız ve seni her zamanki gibi çok seveceğiz”.
Onun hislerini anladığınızı
da eklemeyi unutmayın.
“Bu durumun seni üzeceğini biliyoruz ve anlıyoruz. Haklısın
ama hep beraber bu durumun üstesinden geleceğiz çünkü biz seni her zamanki gibi
çok seviyoruz”.
Uzun açıklamalar, kendinizi haklı çıkarma çabaları sadece çocuğun kafasını daha da karıştırır. Yapmayın!
Boşanma kararını iki yetişkin olarak aldınız ve kararınızın arkasında durmalısınız. Çocuğunuza bu durumu değiştirmek için bir şey yapamayacağını da hissettirmelisiniz ki çabalamasın.
Sadece açıklama yapmak ve vaadlerde bulunmak yetmez. İlginizin ve
sevginizin azalmadığını, azalmayacağını kanıtlamanız da gerekiyor.
Eğer çocuk anneyle kalıyorsa baba sadece hafta sonları değil hafta içi de çocuğun hayatına dahil olmalı özellikle de ilk zamanlar. Bir-iki kez alıp kreşe götürmeli mesela.
Belki evliyken böyle bir
şey yapmıyordunuz, hep annesi götürüyordu ama şimdi durum değişti.
6-11 yaş yani ilk okul dönemi:
Okul öncesi dönemdeki çocuk nasıl boşanma yüzünden kendisini suçlamaya meyilliyse,
okul dönemi çocuğu da sizi suçlama eğiliminde olacak!
Genellikle çocuk taraflardan birini
seçer, ya anne ya baba. Öfke, kızgınlık hatta nefret duyduğunu söyleyebilir. Görmek
istemeyebilir.
Ama unutmayın, bu buz dağının sadece görünen yüzü.
Suyun altında yani çocuğun iç
dünyasında ise her şey çok farklı.
Aslında sizi çok seviyor, kaybetmekten ve reddedilmekten korkuyor.
Eğer sizi sevmediğini söylüyor, suçluyor diye
çocuğunuzdan uzaklaşırsanız aranızda gün geçtikçe uçurumlar büyür.
Ne yapmalı?
Tam tersi ne kadar hırçın olursa olsun, her fırsatta onu çok sevdiğinizi, onun hayatından asla çıkmayacağınızı, onu hiç
yalnız bırakmayacağınızı hissettirmeli ve göstermelisiniz.
Üstelik bu yaş
aralığındaki çocuğunuzun artık çok önemsediği bir sosyal çevresi, okulu, çok sayıda arkadaşı var.
Çoğu
zaman çocuklar bu durumu çevreden gizlemeye çalışabilir. Hatta utanabilir. Bu nedenle
okula uyumunda ve derslerinde sorunlar yaşamaya başlayabilir.
Kızmak yerine
anlamaya çalışmalı ve destek vermelisiniz.
Çocuğunuzu artık aynı evde
yaşamıyor olmak dışında hiçbir şeyin değişmeyeceğine ikna etmelisiniz.
12-18 yaş yani ergenlik dönemi:
Boşanmanın sancılarının en şiddetli hissedilebileceği dönemlerden biri de
bu. Çünkü çocuğunuzun zaten kendine yetecek kadar derdi var, bedeni değişiyor,
sesi, hisleri değişiyor ve onun tüm bunlara uyum sağlaması gerekiyor.
Yani
zaten zor olan bir dönemde bir de boşanma işleri daha da zorlaştırabilir.
Özellikle ergenlik çağındaki hassas kız çocukları boşanmadan daha fazla
etkilenebiliyor, içe kapanabiliyor.
Erkek çocuklarında ise daha çok isyan ve öfke
duyguları hakim oluyor. Bu dönemdeki çocuk artık açıklamalarınızı gerçekten
sizi kastettiğiniz şekilde anlar. Zaten muhtemelen bir süredir evde yaşanan
huzursuzluktan da haberdar.
Ne yapmalı?
Size düşen, anlayışlı olmak!!
Yaşanacak krizlerde
çok hassas olmalısınız. Ergenlik çağındaki çocuklar bazen anne babanın
sabrını gerçekten zorlayabiliyor. Çoğu anne baba da bu anlarda “benim derdim
bana yetiyor zaten, sen benim neler yaşadığımı biliyor musun”diyebiliyor.
Evet
haklısınız zor günler yaşıyorsunuz, omuzlarınızda ciddi bir yük var. Ama
unutmayın bu ayrılık sürecinde payı ve karar hakkı olmayan ama en çok etkilenen bir tek kişi var o da çocuğunuz, çocuklarınız..
Özellikle ergenlik dönemindeki bir çocuğun
sağlıklı bir kimlik oluşturabilmesi için rol modellere ihtiyacı var. Çevrenizde
dayılar, halalar, teyzeler, anneanne, babaanne, dedeler olabilir. Ama unutmayın
hiçbiri anne ya da babanın yerini tutamaz.
Çocuğun anne ve babasına
ihtiyacı var.
Ya krizlerle gelen boşanmalar?
İki taraf hala konuşabiliyor, iki medeni insan gibi sohbet edebiliyor, birlikte karar alıp uygulayabiliyorsa işler biraz daha kolay.
Ama bazen
boşanma süreci öyle bir hal alıyor ki taraflardan biri ya da bazen her ikisi birden ortada
bir çocuk, çocuklar olduğunu unutuyor.
İşin içine karşı tarafı suçlayan akrabalar
girebiliyor.
Ya da en kötüsü anne babanın kendisi karşı taraftan intikam almak
için çocukları kullanabiliyor.
-Çocuk annesi ya da babası hakkında olumsuz konuşmalara, suçlamalara maruz
kalmamalı.
Anneanneler, babaanneler, dedeler, halalar, teyzeler, dayılar amcalar ve
belki komşular, arkadaşlar..
Çevrenizdeki herkesi uyarın!
Kırılacaklar mı? Kırılsınlar. Alınacaklar mı? Alınsınlar.
Bu
konunun çocuğunuz için ne kadar önemli olduğunu anlamanız gerekiyor.
"Bunun babası böyle zaten, kaba saba, anlayışsız adamın tekidir".
"Anne demeye bin şahit lazım, ne yemek bilir ne eve bakar"..
Öfke
anında söylenen bu sözleri duyan bir çocuk iki şeyden birini yapar, ya konuşulanları
kabul eder ya da inkar eder.
İlk ihtimalde anne ya da babasıyla ilgili zihnindeki imaj zedelenir.
Daha ileri boyutta
babasına ya da annesine kızabilir, nefret edebilir.
Ki bu durum babayı ya da anneyi değil asıl çocuğu
etkiler.
Her çocuk için babası en güçlüdür, annesi en özeldir! Bu
imajı yıkarak asıl onun hayallerini, güvenini yıkarsınız.
İkinci ihtimal babasını ya da annesini suçlayan kişiye kızar. Çevresindeki birçok
kişinin aynı şekilde düşünmesi ihtimaline inanıp sosyal hayatta geride durmaya
başlar. İlişkileri bozulur.
Yani sonuçta en büyük zararı kim görür: Çocuk!
O yüzden konuşurken dikkat edin.Çevrenizde konuşmaya meraklı kişiler varsa ya susturun ya da uzak durun!
Siz siz olun, artık eşiniz olmasa da karşınızdakinin çocuğunuzun babası ya da annesi olduğunu unutmayın. Yaşanmışlıklar nedeniyle bu gerçekten zor olabilir ama bir anne yada
baba olarak çocuğunuzun her ikinize de eşit oranda ihtiyaç duyduğunu aklınızda tutun.
-Çocuk intikam için anne ya da babasından mahrum bırakılmamalı.
Çocuğunuzu babasıyla ya da annesiyle görüştürmediğinizde karşı tarafı cezalandırdığınızı düşünüyorsunuz değil mi?
Aslında kendi
ilişkinize dinamit koyuyorsunuz.
Neden?
Size çocuk bakış açısıyla durumu
özetleyeyim.
Annem ve babam dün yanımdaydı.
Bugün annem var babam yok. Ya da
tam tersi. Babam var annem yok.
Demek ki her ikisi de kalıcı değil.
Yarın şimdi yanımda olan annem/babam da olmayabilir.
Ve bu düşüncenin sonu nedir
biliyor musunuz?
Güvensiz bir iletişim, güvensiz bir kişilik.
-Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var deyip, kabuğunuza çekilemezsiniz.
En çok yapılan hatalardan biri.
Baba evden ayrılıyor ve bir süre hiç
uğramıyor. Ya da tam tersi.
Niyeti çocuğunu bir daha görmemek değil elbette
sadece zamana ihtiyacı var. Son derece insani bir ihtiyaç.
Üzgünüm! Ama eğer anne/babaysanız böyle bir lüksünüz yok!
Sizin için sancılı olan o ilk günler, haftalar, aylar çocuğunuz
için de sancılı ve çok kritik.
Kendi yaralarınızı sararken çocuğunuzu yaralamak istemiyorsanız üzerinize düşenleri yapmalısınız.
Bir de çocuğun bu ayrılığa ve
taraflardan biriyle yaşamaya alışması için uzak kalmayı tercih edenler var.
Yanlış!
Çocuğunuzun ayrılığa alışmak için bile size ihtiyacı var.
Kolay değil.
Kimse öyle olduğunu söyleyemez.
Bir anne ya da baba olarak
zaman zaman çaresiz hissedebilirsiniz.
Öncelikle emin olun yalnız değilsiniz.
Emek verdiğiniz sürece, siz iyi bir anne ya da babasınız!
Bu dönemin siz ve çocuklarınız için zor olacağını
kabul edin ve öyle çıkın yola.
Bir uzman gözü, içinizdekilerle yüzleşmenizi ve kabullenmenizi kolaylaştırabilir. Yardım almaktan çekinmeyin lütfen.
Belki o güne kadar benimsediğiniz bir kimlikten sıyrılmak, eş olmayı bırakmak bir boşluğa sebep olacak.
Ama
unutmayın siz dünyanın en özel sıfatını hiç bırakmamak üzere adınızın yanına
yazdırdınız.
Anne ya da babasınız..
Psikolog Irmak GÜRCAN KERİMOĞLU