Bugün artık her anne baba çocuğu en az bir yabancı dili
anadili dibi konuşmayı öğrensin, önce okul hayatında sonra iş hayatında zorluk
çekmesin istiyor. Haklılar da.. Yıllık ücretleri bol sıfırlı kreşleri, ünlü
kolejlerin ana sınıflarını tercih etmemizin altında yatan sebeplerden biri,
belki de en önemlisi yabancı dil eğitimi..
Peki bir çocuğun yabancı dili iyi öğrenmesi, daha iyi bir
performans sergilemesi için doğru bir zaman var mı? Hani şu yaşta öğretirseniz
ana dili gibi konuşur desek mesela..
Genel kanı ne kadar erken başlanırsa o
kadar başarılı olacağı yönünde. Ama artık biliyoruz ki genel kanılar çoğu zaman
yanlış olabiliyor..
Aslında bir çocuk doğduğu andan itibaren hatta doğumdan önce,
henüz anne karnındayken dil gelişimine başlar. Bebekler doğduklarında, dünyanın
neresinde doğarsa doğsun, tüm sesleri çıkarma becerisine sahiptir. Tıpkı şekil
verilmeyi bekleyen bir oyun hamuru gibi..
Ama çevrelerinde konuşulan dili duyarak konuşmayı,
düşünmeyi, algılamayı öğrenirler. O yüzden bölgeden bölgeye şive farklılıkları
var mesela, dışarıdan bir müdahale olmadıkça çocuk ne duyuyorsa öyle konuşuyor
çünkü.
Dil gelişimi zihinsel gelişimle de sıkı sıkıya bağlı. Çocuklar
doğduklarında beyinlerinde bir yetişkine göre çok daha fazla sinaptik sinir hücresi
var. Bunlardan bazıları kullanılmadıkça zamanla işlevini kaybediyor. Dil gelişimi çocuğun zihinsel gelişimini de
ciddi anlamda etkiliyor.
Ama tam da bu noktada yabancı dil “öğrenmekle”, yabancı dil “edinmek”
arasındaki farka değinmek lazım. Çünkü bu ikisi arasındaki fark bir kelimeden
ibaret değil.
Bazı evlerde birden fazla dil konuşulur. Anne ya da baba
yabancı uyruklu olabilir ya da çocuğa bakan kişi farklı bir dil konuşuyordur.
Böyle bir durumda çocuk konuşulan dili duyarak, günlük hayatın akışı içinde “edinir”. Bunun
için fazladan bir çaba harcamasına gerek yoktur.
Ancak kreşlerde, okullarda ders
olarak verilen eğitimle yabancı dili “öğrenilir”. İstediği kadar oyunla,
aktiviteyle olsun.. Yine de bu hayatın rutin akışı içinde bir edinme değil, bir
öğrenmedir. Bunun için çocuğun ekstra çaba harcaması gerekir.
Yani bu iki durumu birbirinden iyi ayırt etmek gerekir.
Eğer çocuk ikinci bir dili, annesi, babası ya da bakımını
üstlenen kişiden duyarak ediniyorsa bu dillerde konuşma ve düşünme becerisi de edinir
ki bu çocuğun zihinsel gelişimi açısından da oldukça faydalı. Bir yabancı dili
iyi derecede biliyorsanız çocuğunuzla konuşun. Dil en kolay pratik yaparak
öğrenilir.
Ancak okulöncesi dönemdeki bir çocuğa kreşte yabancı dil eğitimi
vermek.. İşte tam o noktada durup bir düşünmek lazım. Bu eğitim çocuğuma ne
kazandırır? Ne kaybettirir?
Öncelikle çocuk ders olarak öğrendiği yabancı dilde düşünme becerisini
kolay kolay kazanamaz. Anadili Türkçe’yse, Türkçe düşünür, sonra çevirir ve İngilizce
konuşur. Hele bir de okul öncesi dönemdeki, yani 6-7 yaşından küçük bir çocuktan
bahsediyorsak cümleleri ve kelimeleri ezberlemekten öteye gitmesini beklemek
çok anlamlı olmaz. Ve her ezberlenen şey gibi bu cümleler ve kelimeler bir süre
sonra unutulmaya mahkumdur..
Yani uzun lafın kısası..
Çocuğunuzu İngilizce dil eğitimi de içeren bir kreşe verdiğinizde size getirisi, eş dost içinde “hadi
say bakalım 10’a kadar” deme hazzından başka bir şey olmayacak..
Tabi bir de en çok ihtiyacı olan dönemde çocuğunuzun oyun
zamanından çalmış olacaksınız..
İkna olmayanlar için, bunu sadece ben söylemiyorum elbette.
Araştırmalar da okul döneminde yani 7 yaşından sonra yabancı bir dili eğitimi
almaya başlayan çocukların okulöncesi dönemdeki
çocuklara göre çok daha hızlı öğrendiğini ve edindikleri bilgiyi unutma
oranlarının da yine daha az olduğunu gösteriyor..
Şimdi karar sizin..
Psikolog Irmak GÜRCAN KERİMOĞLU
Ankara/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder