Madem “hayır” bizim için yasaklı kelime, gerçekten hayır
denmesi gereken durumlarda ne yapacağız? Mesele de o zaten. İşleri o aşamaya
getirmemek. Peki nasıl? Gelin yine en başından başlayalım.
-Kural koyarken dikkatli olun.Anne-baba çocuğa neden hayır der? Çünkü bir kural ihlali vardır. Ufaklığın annesinin parfümleriyle oynamaması gerekiyordur. Elini uzattığı an “hayır,yapma”yı yapıştırıverir anne. Annenin genel tavrına bağlı olarak ufaklık ya o anda korkar başka bir zaman karıştırmak üzere parfümü almaktan vazgeçer, ya da yaygarayı patlatır, bir süre direnen anne sonunda dayanamaz “yeter ki” sussun diye parfümü verir. Mükemmel bir çocuk isteyenler için hayatın her anı için bir kural vardır aslında. Oyuncaklarını topla, televizyona bakma,yemeğini vakitlice uğraştırmadan ye, yatma vakti geldiğinde uslu uslu git yatağına dal uykuya… Ama sevgili anneler, babalar; unutmayın mükemmel çocuk diye bir şey yok. Sizin kurallar silsilesi de o yüzden çöpe gitmeye mahkum.
Bir çocuğa oyuncaklarını odasının dışına çıkarmaması
kuralını koyan bir anne, daha en başından benim sözümün bir hükmü yok diyor
aslında. O oyuncaklar er ya da geç mutlaka evin her tarafına dağılacak. O
yüzden siz siz olun kuralları makul sınırlarda koyun. Her şey için kuralınız
olmasın evde. Zaten kulağa sevimsiz geliyor bu kelime, o yüzden gelin biz
kuralları sadece gerekli durumlar için kullanalım. Tek başına camı açıp dışarı
sarkmak yasak olsun evimizde, ocakla oynamak yasak olsun, akşam belli bir
saatte kendi yatağında yatmak kural olsun, ya da masada hepberaber yemek yemek.
Ama bir elin parmağını geçmesin bu kesin, tartışılmaz, bozulmaz kurallar. Çocuk
için en güvenli limanı, evinizi yasaklarla örülü bir hapishaneye çevirmeyin ki
o da isyan etmek zorunda kalmasın.
-Kuralı koyduktan sonra tutarlı olun.
Evimizdeki kuralları miniğinizin yaşına, karakterine uygun
olarak şekillendirdiniz. (Ufaklık biraz büyüyünce bu işi beraber yapmak çok
daha verimli olur. Oturun masanın başına, senin istediklerin, benim
istediklerim diye bir liste çıkarın. Örneğin akşam yatma saati konusu, siz 8
dediniz, o 10. Orta yolda 9’da anlaşabilirsiniz. Bu yöntem özellikle ilkokul
çağı çocuklarında dikte etmekten çok daha fazla işe yarıyor. Çocuk evde geçerli
kurallarda söz sahibi olduğunu düşünüyor ve kuralları daha rahat kabullenip
içselleştiriyor)
Aslında mantık basit; ne kadar az kural o kadar az ihlal.
Tabi bu herkesin kafasına göre yaşadığı bir ev anlamına gelmiyor. Doğru
adımları atarsanız kural koymadan kontrolü sağlarsınız, asıl maharet de burada
zaten.
Gelelim var olan kurallarla ilgili tutumlarımıza. Bir kuralı
uzlaşarak hayata geçirdiysek sonuna kadar arkasında durmak zorundayız anneler.
İki gün sonra şartlar farklılaşınca farklı davranma şansımız yok. Normalde
tabağı alıp televizyon karşısında yemek yasak ama bugün başım ağrıyor amaan
uğraşamam yesin, dediğiniz an o kuralın bittiği andır. O yüzden her şartta her koşulda tutarlı olun.
Bir gün farklı diğer gün farklı davranıp miniğinizin kafasını karıştırmayın.
Elbette robot değilsiniz, zaman zaman
yorgun, bitkin, sabırsız anlarınız olur, o zaman da kuralın neden
bozulduğuna, bunun sürekli tekrarlanmayacağına dair, kısa net bir açıklama
yapın.
-Tehlikeli olmayan sonuçları bırakın miniğiniz yaşasın ve
öğrensin.
Bazen siz ne kadar tutarlı olsanız da çocuğunuz sizin
söylediğinizin tam aksini yapar. Aslında bu çocukların doğasında var. Denemek
ve gidebildiği yere kadar gitmek. Eğer ortada ufaklık için ciddi bir tehdit
yoksa bırakın denesin ve sonucuna katlansın. Diyelim ki akşamları oyuncaklarını
kutuya doldurması gerekiyor ama yapmadı. Sabah anaokuluna gidecek , o gün de
okulda oyuncak günü, en sevdiği oyuncağını götürmek istiyor ama bulamadı ve geç
kalmamak için artık evden çıkmanız gerekiyor. Çocuğunuzla göz teması kuracak
şekilde eğilin, kararlı bir ses tonuyla “Artık evden çıkmamız gerekiyor. Eğer kutuya koymuş olsan hemen bulurduk.
Şimdi başka bir oyuncak seç ya da hiç oyuncak almadan gitmek zorunda
kalacaksın.” Söylenmek yok, nutuk yok.
İlk defasında bu kararlı halinize cevabı ağlamak olacak
belki. Ama dik durmaya devam edin. Söylenerek odada oyuncağı aramaya başlamak
yapacağınız en büyük hata. Biliyorum zor, ama kararlılığınızı sürdürür, ağlasa
bile evden çıkmayı başarırsanız, bir sonraki sefer her şey farklı olacak
göreceksiniz.
-Eğer “hayır” demek kaçınılmazsa..
İşi uzatmadan bir anda bitirmek en doğrusu. Her zaman
söylüyorum çocuklar uzun açıklamaları dinlemez. Bilinçli davranmaya çalışan
anne babaların en sık düştüğü hata bu. Karşılarında bir yetişkin varmış gibi
davranmak. Ama yok. Karşınızdaki bir çocuk. Daha önce hiçbir saldırgan davranışını görmediğiniz miniğiniz parktaki bir arkadaşından saç çekmeyi öğrenebilir. Bu daha önce karşılaştığınız bir tablo değildi, dolayısıyla aranızda bu konuda bir uzlaşma, bir kural yok. “Bırakayım da saçını çektiği çocuk benimkine bir tane patlatsın davranışının sonucunu görsün” de diyemeyeceğinize göre, miniğinizi o ortamdan uzaklaştırıp, göz teması kurarak, bağırmak yerine kararlı ve normal bir tonda, davranışından hiç hoşlanmadığınızı belli eden bir ifadeyle “hayır, bunu yapmamalısın” diyebilirsiniz. “Arkadaşının saçını çekersen, o da senin saçını çeker, annesi görürse sana çok kızar, bak polis görür seni alır götürür vs vs” bunlara gerek yok. Kararlı bir tutum bunlardan çok daha etkili olur inanın. Açıklama faslını ise daha sonra sizi dinlediği, daha keyifli olduğu ve mümkünse baş başa olduğunuz bir zamana erteleyin.
Ama eğer durum daha ciddiyse, ortada bir tehlike ya da gerçekten sizi çok kızdıracak bir durum varsa, o zaman sakinleşmek için biraz zaman gerekir. Hem size hem çocuğunuza. İstenmeyen ve tekrarlayan davranışı kesmek en basit çözüm. Parkta ağlama krizine girmiş, yerlerde yuvarlanan bir çocuksa örneğin söz konusu olan, onu bulunduğu ortamdan uzaklaştırın. Eve geldiğinizde, söylenmek yerine biraz birbirinizden uzak kalın. Biriniz odada biriniz salonda örneğin. Eğer direnirse, net ve kısa “şu an seninle konuşamayacak kadar sinirliyim, biraz odanda kal ve düşün, sonra konuşalım” deyin. Gerçekten bazen sizin de küçük bir molaya ihtiyacınız olabilir. Sinir hatalar yapmanıza neden olur. Hatalar yeni hataları doğurur. Tam bir kısır döngü. Tabi mucizeler beklemeyin. Çocukların sizin tepkilerinizi anlamlandırıp gerçekten ne söylemek istediğinizi anlamaları tecrübelerine bağlı. İnanın ne kadar küçük olursa olsun her çocuk annesinin sabrının tükendiği anı öğrenir. Ve en inatçı çocuklar bile o anı öğrendikten sonra, durması gereken yeri bilir. Yani kilit iki kelimemiz var; sabır ve tutarlılık.
Hele bir de baştan yalnış yaptıysanız, birbirinizi anlamanız biraz daha uzun sürebilir. Ama umutsuzluğa kapılmayın, daha uzun sürse bile çocuklar yeni durumlara uyum sağlar, anne babasındaki değişimi fark ettiğinde ona uygun yeni davranış kalıpları geliştirir.
“Hayır”ın kaçınılmaz olduğu durumlardaki tavrınız gerçekten
çok önemlidir. Çünkü bir yandan çocuğunuza da hayır demesi gereken durumlarda
nasıl davranması gerektiğini öğretir. Bugün “hayır” demeyi bilmeyen, istemese
de başkalarına boyun eğen yetişkinlerin çoğunun çocukluklarında karşılarında
iyi bir rol model olmadığını düşünüyorum. Çocukluğunda anne babasından insanın
hayır dese de biraz ısrar ya da baskıyla fikrinden cayabildiğini gören, öğrenen
bunu benimseyen çocuklar yetişkin olduklarında “hayır”ı doğru zaman ve yerde
kullanmayı beceremiyorlar.
Ankara/2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder